9 . Epilepsili kişilerin günlük yaşamlarında nelere dikkat etmeleri gerekir?
Epilepsili kişiler nöbet sırasında kolayca yaralanabilirler. Bu nedenle ev, işyeri ve kullanılan diğer alanlarda bazı önlemler alınması doğru olur. - Ev içindeki kapıların dışarıya doğru açılabilmesi ve arkadan kilitlenmemesi uzun süreli nöbetlerde diğer kişilerin yardımcı olmasını sağlar.
- Yerlerin kalın bir halıyla kaplı olması düşme sırasındaki yaralanmaları azaltır.
- Lavabo gibi su kaynaklarının yanında elektrikli alet kullanımından kaçınılmalıdır.
- Açıkta sivri ve keskin aletler bulunmamalı, eşyaların sivri köşeli olmaması sağlanmalıdır.
- Şömine, ocak, soba gibi açık alevli ya da çok sıcak yerlerin çevresine koruyucu engeller yerleştirilmelidir.
- İşyerinde epilepsili olduğunun bilinmesi acil durumlarda yararlı olabilir.
- Taşıt araçlarının kullanılması uygun değildir.
- Bisiklet kullanırken kask, dirseklik ve dizlik takılmalıdır.
- Doğada gezmek, yüzmek gibi aktiviteler mutlaka bir arkadaşla birlikte yapılmalıdır.
|
Epilepsi(Sara)-Epilepsi denince akla ne gelir? Epilepsi nedir?
Tıp tarihinde hiçbir hastalıg˘ın tarihçesi,epilepsi kadar eski tarihlere götürülemez. I˙lkçag˘lardan kalma çok sayıda is¸aretler,bu hastalıg˘ın insanlıg˘ın bas¸langıcından beri var oldug˘unu gösterir.
Eskiden oldug˘u gibi,bugün de bu hastalık en sık görülen müzmin hastalıklardan biridir. %0,5 ile %1 oranında insan bu hastalıg˘a müpteladır. Buda Almanya’da 400.000 ile 800.000 arasında saralı insanın yas¸adıg˘ını gösterir!
Epilepsi terimi Yunanca nöbet geçirmek anlamına gelen “epilambanein” kelimesinden gelir. Epilepsi, nöbet veya nöbet hastalıg˘ı demektir. Nöbet hastalıg˘ının (saranın) çes¸itli s¸ekilleri oldug˘undan, epilepsilerden bahsetmek daha yerinde olur.
Eg˘er epileptik nöbetler, ortada görünür bir neden yokken kendilig˘inden ortaya çıkıyor ve tekrarlamaya meylediyorsa, bir epilepsi söz konusudur.
Epileptik bir nöbet, beynin patolojik (hastalıklı-normal olmayan) bir tepkisidir; O rahatsız eden, s¸as¸ırtan,zarar veren uyarılara kars¸ı verilen bir cevaptır.
Bu uyarılara verilen cevap, beyindeki sinir hücrelerinin elektriki - kimyevi yollardan anormal oranlarda uyarılmasından kaynaklanır. Bu anormal hadise esnasında, aniden çok sayıda sinir hücresi ileri derecede uyarılır ve hücre içi ile hücre dıs¸ı arasıdaki elektriki gerilim “Membranpotential”ani olarak bos¸altılır. Beyin de sanki fırtına gibi bir durum hasıl olur ve sigortanın yanmasına bezer bir hâl ortaya çıkar. Bir defa geçirilmis¸ epileptik bir nöbet, epilepsi anlamına gelmez.
Eg˘er epileptik nöbetler;ortada görünür bir neden yokken sag˘lıklı bir durumdayken ortaya çıkıyor ve tekrarlamaya meylediyorsa, o zaman bir epilepsi söz konusudur. Bu da epilepsinin müzmin bir hastalık oldug˘unu ifade eder (Bütün bir ömür boyu sürmesi gerekmez).
Epileptik nöbetler
Epileptik nöbetler çes¸itli görüntüler sergileyebilirler. Beynin her çes¸it fonksiyonu (hastalıklı olmasa bile) epileptik nöbetleri ortaya çıkarabilir.
Böylece epileptik nöbetler de çes¸itli görüntüler sergiler. Hareketler halin de (örneg˘in; sıçramalar-kasılmalar), his bozuklug˘u dedig˘imiz (örneg˘in; karıncalanma – uyus¸ma - görme ve is¸itme halluzinatinları), jetatif sinir sistemi kaynaklı (örneg˘in; yüz kızarması - dudakları morarması - ag˘ızdan salya akması -bag˘ırsak gürültüleri - idrar kaçırma), psis¸ik bozukluklar (örneg˘in; korku - ani hafıza bozuklukları - s¸uur kaybı).
Büyük nöbetlerde “Grand mal” bu belirtiler (örneg˘in; kasılmalar – sıçramalar -salya akması - idrar kaçırma - s¸uur kaybı), genellikle birlikte ortaya çıkarlar.
Epilepsi; eskiden büyük “Grand mal” ve küçük nöbetler “kline Anfalle” olmak üzere ikiye ayrılırdı. Küçük nöbetler; kısa, birkaç saniye kadar süren dalgınlık “Absence” ,vücudun kısmi bir bölümünü tutan ani kasılmalar, bilinç bulutlanmaları gibi belirtilerdir. Bilinç bulutlanmalarına “psychomotorik” veya “partialkomplexe” nöbetlerde denir. Bu nöbetler 30 saniyeden 2 dakikaya kadar sürerler. Hasta s¸as¸kındır,anlamsız mırıldanmalar, çig˘neme, yutkunma ve s¸uursuz el hareketleri yapar.
Küçük nöbetlerin özel bir s¸eklini, daha ziyade süt çocuklug˘u çag˘ında görülen ve genellikle ag˘ır seyreden “BNS”=“Blitz – Nick - Salaam” denen nöbetler temsil ederler.
“BNS” ismi nöbetin s¸eklinden kaynaklanır. Hastanın vücudu ani olarak kasılır, kollar yukarıya kulaklara dog˘ru atılır ve bas¸ öne eg˘ilir ( Müslüman’ların namaza dururken verdikleri selâm gibi).
Günümüzde, tıp dilinde büyük ve küçük nöbetler yerine, genelles¸en, bütün vücuda yayılan “generalisierter Anfall” ve vücudun yalnız bir kısmını tutan “fokale Anfalle” nöbetlerden bahsedilir. a. Genelles¸en nöbetlerde, beynin iki tarafı da nöbete katılır. b. Vücudun yalnız bir odag˘ını tutan nöbetlerde” fokale Anfalle”beynin yarısının sınırlı bir bölümü nöbete is¸tirak eder.
Epileptik nöbetlerin sınıflandırılması • Genelles¸en nöbetler”Generalisierter Anfalle”: Örneg˘in; Grand mal” büyük nöbet ve”Absence” dalma nöbeti. • Kısmi kalan nöbetler” fokale Anfalla”: Örneg˘in; tek tarafı tutan kasılmalar, his-davranıs¸ ve tavır bozuklukları (partial komplexe Anfalle). • Hiçbir guruba uymayan nöbetler: Örneg˘in; yeni dog˘anların nöbetleri.
Genelles¸en, yani bütün vücudu tutan nöbetlerde; vücudun iki tarafı da nöbetin bas¸ladıg˘ı andan itibaren es¸it olarak etkilenir.Nöbetin kaynak noktası olan beynin, her iki yarısı da aynı zamanda nöbete is¸tirak eder.Bütün vücudun nöbete is¸tirak etmesi gerekmez. Önemli olan her iki tarafın da bas¸langıçtan itibaren es¸it s¸ekil de etkilenmis¸ olmasıdır.
Genelles¸en nöbetler diyince akla: Genelles¸en büyük nöbet”Grand mal”- Dalma nöbeti “Absence” – Müslüman’ların namaza bas¸ladıg˘ı zaman verdig˘i selâm benzeri “BNS –Anfalle” (Ani bir sıçrama ile eller kulag˘a dog˘ru kalkar, bas¸ öne eg˘ilir,ayaklar karna dog˘ru çekilir).
Bunun aksine nöbetin bas¸langıcından itibaren vücudun yalnız bir tarafı veya belli bir bölümü nöbetten etkilenirse, o zaman “fokal” kısmi bir nöbetten bahsedilebilir. Bu demektir ki, beynin yarısının sınırlı bir bölümü nöbete is¸tirak eder.
“Fokale Anfalle” Kısmi nöbetler: Örneg˘in; vücudun yarısını etkileyen büyük nöbetler, tek tarafını tutan sıçramalar”Zuckungen”,kasılmalar “Versteifungen” , his – davranıs¸ ve tavır bozuklukları “partial-komplexe Anfalle”. Epilepsi
Geçirilmis¸ olan tek bir epileptik nöbet, illâ da bir epilepsinin bas¸langıcını ifade etmez. Örneg˘in; çocukluk çag˘ında geçirilmis¸ bir ates¸ havalesi, elektrik çarpmasından,as¸ırı uykusuzluktan, alkoliklerde içkiyi kesmekten kaynaklanan nöbetler tek bir olay olarak kalırlar. Böyle vakalarda nöbetler özel durumlara bag˘lı olarak ortaya çıkarlar ve fırsatçı nöbetler “Gelegenheitsanfallen” olarak adlandırılırlar. Ates¸ yükselmesi her çocukta bir havaleye ve as¸ırı olmadıkça her gençte bir nöbete yol açmaz; böyle bir durum için irsi bir meylin, istidadın olması gerekir. S¸artlar • I˙rsi meyil ( dahili sebep ) • Ortaya çıkarmak ( harici sebep ) Beyin: Sinir hücrelerinden anormal miktarda elektrik bos¸altılır. Nöbet tablosu Eg˘er epileptik nöbetler; hiçbir tahrik olmadan, kendiliklerinden meydana geliyorsa, o zaman epilepsilerden bahsedilir.
Epilepsinin (sara hastalıg˘ının) çes¸itli s¸ekilleri vardır. Bunlar nöbetlerin görünüs¸ s¸ekline, sebebine, hastalıg˘ın devamına, ileride nasıl bir sergileyeceg˘ine ve EEG dedig˘imiz beyin elektrosunun sergiledig˘i tabloya göre nitelendirilirler. Bu faktörler her epilepsi s¸eklinde farklı olabilirler.
Epileptik nöbetlerde oldug˘u gibi, hakiki epilepsiler de, ister kısmi, ister genelles¸en nöbetlerden kaynaklansınlar; fokal ve genelles¸en saralar olarak adlandırılırlar.
Epilepsilerin sınıflandırılması:
- Genelles¸en epilepsiler - Fokal epilepsiler - Fokal ve genelles¸en belirtiler gösteren epilepsiler
Sebepler
Çes¸itli epilepsilerin deg˘is¸ik sebepleri olabilir.
• Sınıflandırma s¸eması:
Epilepsilerin çog˘u, dıs¸ etkilerin beyinde meydana getirdig˘i kalıcı arızalardan kaynaklanan “Residual Epilepsien” = geriye kalan “rest” epilepsiler olarak adlandırılırlar.Böyle beyin hasarından ileri gelen, Residual ( Rest) epilepsiler,gebelik esnasında geçirilmis¸ olan bir enfeksiyon hastalıg˘ından ( Örneg˘in; kızamıkçık), dog˘um sonrasında oksijen yetersizlig˘inden, beyin ve beyin zarının iltihaplarından veya bir kazada meydana gelebilecek beyin zedelenmesinden ileri gelebilirler.Prozess sarası deyince; beyinde sürüp giden, bitmemis¸ bir hadisenin ( hastalıg˘ın) varlıg˘ı kabul edilir.Bunların içinde en önemlileri ve sık görülenleri; beyin tümörleri, beyinde kanlanma yetersizlikleri ve metabolizma bozukluklarıdır. Bunların devamı esnasında epilepsi nöbetleri görülebilir. Eg˘er epilepsiler, beynin organik bir zararından veya beyinde sürüp giden ( Prozess =dava) bir hastalıktan kaynaklanıyorsa; bu tür epilepsilere, semptomatik epilepsiler denir.
Eg˘er epilepsilerde organik bir sebep olasılıg˘ı varsa, ama kati olarak tespit edilemiyorsa; bu tür epilepsilere de kryptogen epilepsiler ( kryptogen = muhtemelen semptomatik) denir.
Sara irsi bir hastalık deg˘ildir. Anneden- babadan çocug˘a geçmez. Buna rag˘men bazı ailelerde bu hastalıg˘a daha sık rastlanır. Birçok hastalıkta oldug˘u gibi (örneg˘in; s¸eker hastalıg˘ı veya romatizma) sarada da mevcut olan irsi meyil, anne-babadan çocug˘a nakledilebilir. Hastalıg˘ın kendisi irsi yoldan geçmez. Dıs¸ tesirlerin yardımı ile sonradan kazanılmıs¸ hastalıg˘ı faaliyete geçiren beyin arızaları (gebelik ve dog˘um komplikasyonları, ag˘ır hastalıklar, bas¸ yaralanmaları) nöbetlerin bas¸lamasında büyük rol oynarlar. Bu sebepleri her vakada bulmak mümkün deg˘ildir. Böyle, genetik yoldan çocug˘a nakledilen irsi meyilden kaynaklanan sara türüne “idiopatik Epilepsi” denir. Epilepsilerin 1/3 ünde sebepler henüz bulunamamıs¸tır. S¸imdiye kadar söylenenlerden anlas¸ılan, her insanın her yas¸ta epilepsiye yakalanabileceg˘idir.
Tedavi Acute and emergency therapy: Long-term therapy:
Epilepsi ve epileptik nöbetler, s¸imdi çok iyi tedavi edilebiliyorlar. Sonuç itibari ile; epilepsi tedavi edilen bir hastalıktır. Tedaviden önce, hastalıg˘ın sebebinin yok edilip edilemeyeceg˘inin aras¸tırılması gerekir. Böyle bir tedavi s¸ekline ; sebebe dayalı “kausal” terapi denir.(Örneg˘in; bir beyin tümörünün ameliyatla alınması,metabolizma bozuklug˘unun azaltılması veya tamamen düzeltilmesi). Vakaların çog˘unda bu mümkün deg˘ildir. Zira ya sebep belli deg˘ildir,yada sebebi yok etmek imkansızdır.( Örneg˘in; beyindeki bir nedbe, yaradılıs¸ hatası, dog˘umda beynin bir zarara ug˘raması, irsi meyil ). Bu tür saraların tedavisine; semptomatik tedavi denir.
Vakaların % 90 nında uygulanan klasik tedavi s¸ekli “ Antiepilentica” denilen, nöbeti frenleyen ilâçlarla yapılan semptomatik tedavidir.I˙lâçların birkaç yıl muntazam olarak alınması gerekir. Bunların etkisi ile vakaların % 60 s¸ında tam iyiles¸me, % 20 sinde ise bariz bir iyiles¸me görülür. Genellikle bu ilâçlar hastalar tarafından iyi tolere edilir. Bazı istisna vakalarda ilâçların ciddi yan etkileri görülür. Hasta zor duruma düşer. Tedavinin kontrolü uzman bir doktor tarafından yapılmalıdır.
Saranın tesirleri
Epileptik nöbetler; beynin verimli faaliyetlerini kısa bir süre (geçici olarak) etkileye bilir.Beyne sürekli bir zarar vermez. Bundan dolayı birçok insanda var olan epileptik nöbetlerin, zamanla giderek beynin faaliyetlerini (bilhassa ög˘renme yeteneg˘inde azalma) zayıflatacag˘ı inancı yersizdir. “Status epilipticus” denen; uzun süren epilepsi nöbetleri bir ayrıcalık gösterir.Böyle nöbetler 10 dakikadan daha fazla (saatlerce sürmesi mümkündür) süren büyük nöbetlerdir.”Grand mal”. Böyle bir epilepsi koması “ Status”esnasında; beyin hücreleri kalıcı, ag˘ır zararlar görür. Modern tıbbi ilâçlar sayesinde, günümüzde böyle büyük nöbet komaları ”Grand mal-Staten” oldukça azalmıs¸tır. Eg˘er epilepsili hasta, psis¸ik bozukluklar (zekâ gerilig˘i, tavır ve konus¸ma bozuklukları) gösteriyorsa, bunlar epilepsiden deg˘il. Epilepsinin de sebebi olan, beyin hasarındandır.
Epilepsili hastalarda; oldukça sık,as¸ırı tepki bozuklug˘u “reaktive Störungen” görülür: Hastalıg˘a tahammül etme zorunlulug˘u,okuldan geri çevrilmeler, mesleki ve sosyal guruplas¸malar, günlük is¸lerde itilip-kakılmalar (örneg˘in; spor yaparken, ehliyet alırken, is¸ ararken ortaya çıkan zorluklar). Çevredeki insanların çog˘unda mevcut olan önyargı . (epilepsinin; irsi ve psis¸ik bir hastalık oldug˘u) Hastaları ruhi bir bunalıma sürükler.Bu davranıs¸lar hastayı; saranın kendisinden daha fazla üzer.
Hasta bakımında ve naklinde bu hususlar öncelikle dikkate alınmalıdır. Bu 4 poster ( tabella): I˙nternational Epilepsi Bürosu’nun 1994 yılında yaptıg˘ı, yarıs¸malara katılan ve ödül alan çalıs¸malardandır. Yarıs¸manın konusu: “Epilepsy and Independence” Sara ve özgürlük. SizofreniŞizofreni: Şizofreni işlevselliğin önemli derecede bozulduğu, duygu, düşünce ve davranış bozukluklarının görüldüğü gerçeklikle uyuşmayan bulgularla belirli nedenleri bilinmeyen bir bozukluktur. Hastalık genelde ömür boyu sürer. Tipleri Paranoid Tip : Tek bir konu ile ilişkili sistematize düşünce bozukluğu veya kulağa ses gelmesi ile belirgin olan tiptir. Şüphecilik temel bulgudur. Dezorganize Tip : Dağınıklılık, konuşmada ve davranışlarda aşırı bozulma ile belirgin olan tiptir. Künt ve uygunsuz görünüm belirgindir. Katatonik Tip : Konuşmazlık, karşı çıkıcı (negativist) tutum, katılık, amaçsız taşkınlık, sözleri ve davranışları taklit etme gibi özelliklerin belirgin olduğu tiptir. Farklılaşmamış Tip : Belirgin düşünce bozukluğu, ses duyma, dağınıklılık ve davranışlarda bozuklukla giden tiptir. Katatonik, dezorganize, paranoid tiplerin özellikleri yoktur. Rezidüel Tip : İçe çekilme, konuşmazlık, donuklukla belirli olan tiptir. Belirgin düşünce bozukluğu, ses duyma, dağınık davranış yoktur. Toplumda görülme sıklığı %1’dir. Kadın erkek oranı eşittir. 15 ile 35 yaş arasında başlar. %80’i ayaktan tedavi edilmeye çalışılır. Genetik, biyolojik ve sosyal nedenlerden dolayı şizofreninin ortaya çıktığı kabul edilir. Şizofrenik hastanın klinik tedavisi, hastaneye yatışı, ilaç tedavisini ve davranış, aile grup, bireysel, sosyal becerileri geliştirme ve rehabilitasyon terapileri gibi psikososyal tedavileri içerebilir. B. Sanrısal (Hezeyanlı, Paranoid) Bozukluk : Birincil ya da tek belirtinin sabit ve sarsılmaz bir düşünce bozukluğunun olduğu bozukluktur. Kişiliğin sağlam kaldığı bu hastalıkta düşünce bozukluğu en az 1 aydan beri vardır. Bu hastalığın ortalama başlama yaşı 40 yaş çevresindedir. Tedavide hastaneye yatırılma, ilaç tedavisi, psikoterapi kullanılır. C. Şizofreniform Bozukluk 6 ayda düzelme ve normal işlevselliğe dönme dışında semptomlar şizofreniye benzerdir. D. Şizoaffektif Bozukluk : Birbirinden ayrı olarak tanı konamayan şizofreni ve duygudurum bozukluğu bulgularının birlikte olduğu bozukluktur. Yaşam boyu yaygınlığı %1’den azdır ve kadın erkek oranı eşittir. E. Kısa Psikotik Bozukluk : Belirtiler bir aydan kısa sürer ve hastanın yaşamındaki belli bir stresi izler. Düşünce bozukluğu, algı bozukluğu, saçma konuşmalar olabilir. Doğumdan sonraki 1 ay içinde başlayabilir. F. Paylaşılmış Psikotik Bozukluk (İkiz Delilik) : Düşünce bozukluğu iki ya da daha fazla kişi tarafından paylaşılmıştır. Kötülük görme düşünceleri oldukça sıktır. İntihar ve adam öldürme anlaşmaları görülebilir. Kadınlarda ve diğer birine bağımlı bedensel yetersizlikleri olan kişilerde daha yaygındır. Bu kişilerin % 95’i aile üyeleridir, genellikle iki kız kardeştir. G. Postpartum Psikoz (Doğum Sonrası P.) : Doğumdan sonra ortaya çıkan şiddetli depresyon ve düşünce bozukluklarıyla belirli bir hastalıktır. Genelde doğum sonrası 2-3. günlerde ortaya çıkar. Bebeğine veya kendine zarar verme düşünceleri belirgindir. Görülme sıklığı binde 1-2’dir. Genelde ilk kez doğum yapanlarda görülür. Şizofreni, düşünceleri, algıları, duyguları ve davranışları etkileyen ve hastanın işlevlerinde önemli bozukluklara neden olan belirtilerin görüldüğü kronik bir hastalık olarak tanımlanabilir. Hastalığın ilk veya akut döneminde hezeyanlar ve halüsinasyonlar gibi şiddetli psikotik belirtiler görülür. Halüsinasyon, diğer insanların hissedemediği şeyler duymaya, görmeye ve hissetmeye verilen addır. Olmayan nesneler, objeler görme, kokular duyma gibi... Hezeyanlar ise, başkaları için uygunsuz ya da olanaksız görünen, doğru olmayan tuhaf fikirlerdir. Birinin hastanın düşüncelerini kontrol ettiği veya hastayı sürekli olarak izlediği şeklinde bir inanç gibi... Akut dönemi belirtilerin yatıştığı dönem izler. Şizofreni hastalarında depresyon belirtileri sık görülür. Hastalarda bellek, problem çözümü ve planlama gibi düşünce süreçleriyle ilgili bozukluklar da ortaya çıkabilir. Şizofreni hastalarının büyük bölümü üretken bir yaşam süremez ve yalnızca yüzde 20’si, genellikle az beceri gerektiren işlerde çalışır. Şizofreni tedavisinin temelini antipsikotik grubu ilaç tedavisi oluşturur. Bir psikiyatri uzmanının kontrolünde uzun süreli ilaç tedavileriyle hastalar günlük yaşantılarına dönebilirler. Tedavide, ilaçlara ek olarak destekleyici ve bilgilendirici bireysel, grup ve aile tedavilerinin uygulanması da önemli yararlar sağlar. ŞİZOFRENİ NEDİR? Şizofreni epilepsi, Multipl Skleroz gibi bir beyin hastalığıdır. Bütün kronik hastalıklar (Şeker hastalığı, astım, romatizma...) gibi alevlenme ve yatışma dönemleri gösterir. Tedavi edilebilir bir hastalık olmakla beraber zaman zaman alevlenme dönemleri olabilir, hastaların önemli bir kısmında hastalık tamamen ortadan kalkmayabilir. Bu ciddi hastalık yeryüzündeki her yüz kişiden birini etkiliyor. Dünyada 60 milyon, Türkiye’de ise 600 bin şizofreni hastası bulunuyor. Hastalık genellikle 15-25 yaş aralarında başlamakla beraber orta yaşlarda başlaması da mümkündür. Hastalık ne kadar erken yaşlarda başlarsa kişilik üzerindeki hasar o kadar fazla olur ve normal bir yaşam sürme şansı azalır. ŞİZOFRENİ NE DEĞİLDİR? Şizofreni kişilik bölünmesi demek değildir. Şizofreni hastaları nadiren çevreye zarar verir. Şizofreni kelimesi, bir konuda farklı ya da zıt duygular taşımak şeklinde hatalı olarak kullanılır. Bu insan doğasında bulunan bir özelliktir. Şizofreni erken bunama değildir. Aşı gibi yollarla korunmanın mümkün olduğu bir hastalık değildir. Şizofreni nedir ? Şizofreni, kişinin duygu, düşünce ve davranışlarında önemli değişikliklere neden olan, belirtileri ve seyri kişiden kişiye değişiklik gösteren, hastaların bir kısmında iyileşmeyle, bir kısmında ise toplumsal ilişkiler ve entellektüel faaliyetlerde önemli kayıplara yol açan bir ruhsal rahatsızlık türüdür. Başlama yaşı genellikle 15-35 yaşları arasındadır. Şizofreniyi nasıl farkederiz ? Şizofreni kendisini insanın dış görünüşünde, konuşmasında, duygularını ifade etmesinde, davranışlarında,düşüncelerinde yaptığı değişiklikler ve bunların toplumsal yansımalarıyla belli eder. Başlıca belirtiler şu şekilde özetlenebilir: Giyim-kuşama özen ve kendine bakım azabilir, alışılagelmişin dışında giyinme görülebilir. Mimikler ve jestlerde azalma, çevrede olup bitenlere karşı ilgisizlik görülebilir. Bazılarında yüz ifadesi donuklaşabilir. Bazı hastalarda konuşma bozulur. Dağınık ve muğlak olabilir. Yer yer kopmalar içerir, gereksiz ayrıntılarla doludur, belirli bir mantık örgüsü izlenmez. Bazılarında ise konuşma normal görünümdedir İçine kapanma veya yakınlarına bağımlılıkta artma görülebilir. Amaçsız ve anlamsız davranışlar gösterebilirler. Hiç hareket etmeme, devamlı bir noktaya bakarak hiç konuşmama veya saldırgan davranışlar olabilir. Hastaların çoğunda takip edildiklerini, öldürüleceklerini, aleyhlerinde komplo-tuzak kurulduğunu düşünme ve korkma görülebilir. Bir kısmı kendileriyle ilgili yayın yapıldığı düşüncesiyle çevreden, televizyondan gazetelerden rahatsız olabilirler. Kimileri vücudunda değişiklik olduğunu veya bedensiz olduklarını düşünebilirler. Bazıları kendileri ile konuşan, kendilerine emreden, hakaret eden, hareketleri hakkında yorum yapan sesler işitebilirler. Bazı hastalar da da uyanıkken gözlerinin önüne çeşitli görüntüler geldiğini ifade edebilirler. Bu hastalık toplumda ne kadar sıklıkla görülebilir? Her 100 kişiden 1’inde görülebilmektedir. Bu hastalığın sebepleri nelerdir ? Biyokimyasal: Sinir aralığındaki ileticilerden bazılarının (özellikle dopamin ve serotonin) etkinliklerinin bozulması. Genetik: Yakınlarında şizofreni hastası olanlarda şizofreni gelişme olasılığı normal insanlara göre biraz daha fazla olabilir. Şizofreni tamamen iyileşir mi ? Şizofreni tanısıyla tedavi olan kişilerin beşte birinde zaman içinde belirtilerin tamamen ortadan kaybolduğu saptanmıştır. Genel olaraksa hastalık yok olmaz, ancak hastaların büyük kısmında düzenli ve sürekli ilaç tedavisi ile önemli iyileşmeler elde edilebilir. TEDAVİ Tedavide öncelik ilaç kullanımındadır. Ancak şizofreniyle ilgili bütün sorunların çözümünde ilaç tedavisi tek başına yeterli olmamaktadır. Bu nedenle özellikle toplumsal yaşantıya ait yakınmaların çözümlenmesinde ailenin anlayışlı, destekleyici ve teşvik edici yaklaşımı, hastaya nasıl davranacaklarına dair hekimle işbirliği yapılması son derece önemlidir. Lütfen, sağlığınız için aşağıdaki tavsiyelere uyunuz. İlaçlarınız uyuşturucu değildir, alışkanlık yapmazlar. Verilen ilaçlar düzenli olarak alınmalıdır. Ağız kuruluğu, kabızlık, yerinde duramama,özellikle yüz ve boyun kaslarında kasılmalar, ellerde titreme, robot gibi olma durumu gibi yan etkiler görülebilir. Bu yan etkiler tehlikeli değildir. Ancak bu durumlarda ilaç kesilmemeli,doktora danışılmalıdır. Hekiminiz doz ayarlaması yaparak ya da yardımcı ilaçlar (Akineton, Benadryl, Dideral gibi) vererek bu yan etkileri en aza indirmelidir. Genellikle tedavinin, ,uzun yıllar aksatılmadan sürüdürülmesi önerilir. Kontrollere doktorunuzun verdiği randevulara göre gelinmelidir. Tedavinin amacı, hastalığı yok etmek değildir; hastalığın belirtilerini gidermektir (Ör;Şeker hastalığı gibi). Ailenin hastaya karşı tutum ve davranışları, hastalığın seyrini ve tedavisini önemli ölçüde etkilemektedir. Özellikle, hastayı aşırı eleştiren, itici yaklaşımlar ya da tam tersi aşırı, koruyucu, kollayıcı tutum en yanlış davranışlardır. Mümkün olduğunca hastanıza karşı doğal ancak hasta olduğunu da bilerek davranınız | |
www.saglikpedia.com |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder